HPV ve Sağlıklı Beslenme , Antioksidanlar, İmmunite
HPV tedavisi gören hastaların en büyük endişelerinden biri de HPV virüsüne bağlı genital siğillerin, kondilomların tekrarlamasıdır. Ayrıca HPV virüsünden kurtulma istemi ve arzusu da çok güçlüdür. HPV bir virüs olduğu için ilaçla bunu yok etmek mümkün değildir,fakat bağışıklık sisteminin ( immunitenin) güçlenmesi HPV enfeksiyonların nüksünü be yayılmasını azaltabileceği gibi HPV virüsünun vücuttan atılmasına da yardımcı olmaktadır.
Bağışıklık sistemimizin beslenme şeklimizle doğrudan ilişkisi vardır. Bu ilişki dünya çapında yapılan araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Yetersiz beslenen kişilerle , iyi beslenen bağışıklık sistemi güçlü insanlar arasında tedaviye cevap verme oranının çok farklı olduğu görülmüştür. Bu hastalığı yenebilmek için ilk yapılması gereken vücudun bağışıklık sisteminin en iyi şekilde güçlendirilmesidir.Güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın en iyi yolu sağlıklı bir yaşam tarzıdır. Besin öğelerinin organizmaya yeterli ve dengeli miktarda sunulması, kilo kontrolü için düzenli ve ağır olmayan kişiye özel bir egzersiz programı, sağlıklı ruh hali içinse düzenlenmiş sosyal yaşam ve kontrol edilebilen stres her birey için sağlığa giden yoldur.
Bağışıklık sistemi nedir? Nasıl çalışır?
Bağışıklık sistemi vücudun hastalık yapabilecek
mikroorganizmalara karşı oluşturduğu savunma
sistemidir.Bağışıklık sisteminde zeminde temelde 2 grup hücre rol
oynar; fagositler ve lenfositler. Bu hücreler belirli anatomik
bölgelerde yer almakla birlikte yaygın olarak bütün vücuda
dağılmış durumdadır ve topluca bağışıklık sistemini
oluştururlar. Bağışıklık sisteminin vücuda yabancı nesnelerle
vücudun kendi yapılarını tanıma ve ayırt etme yeteneği vardır.
Sistem vücut yapılarına karşı herhangi bir tepki göstermez. Bu
olaya da immünolojik tolerans denir.
Sistemdeki bazı hücreler genel savunma görevini üstlenmişlerdir.
Bunlar vücudun kendisinden olmayan, yabancı olarak gördükleri
her şeye saldırırlar. Genel savunma hücreleri az önce
bahsettiğimiz Fagositlerdir.
Fagositlerin erleri olarak tabir edebileceğimiz nötrofiller kan
içinde çok hızlı hareket ederek düşmanı gördükleri zaman amip
gibi kollar uzatıp etrafını sarar ve kimyasal silah gibi üzerine
sindirim enzimleri salgılarlar.
Makrofajlar ise büyük ve yavaş yiyici hücrelerdir. Sonsuz sayıda
bakteriyi yavaş yavaş yiyebilirler. Virüs ya da bakteriyi
sindirdikten sonra, makrofajlar yedikleri saldırganın
parçalarını dışarı atarak lenfositler adı verilen hücrelere
sunarlar.
Bundan sonra özel hedefe yönelik lenfosit hücreleri devreye
girer. Bunların B ve T hücreleri olmak üzere iki türü vardır. B
hücreleri savunma sisteminin generalleri olarak düşünülebilir.
Kan dolaşımına antikorları gönderirler, daha önceki savaşların
kayıtlarını tutarak aynı saldırıların tekrarlanmasını
engellerler. Üç tür olan T hücrelerinden Öldürücü T hücreleri
vücutta virüsler tarafından kuşatılan hücreleri öldürür.
Yardımcı T hücreleri ve Bastırıcı T hücreleri ise vücudun
verdiği bağışıklık yanıtının boyutlarını kontrol eder ve
enfeksiyonla savaş sona erdiği zaman her şeyin normale dönmesini
sağlar.
Bir de Doğal Öldürücü Hücreler vardır. Bunlar Öldürücü T
hücrelerinin akrabasıdır. Virüsler tarafından enfekte olmuş
hücrelerle bazı tümör hücrelerini öldürürler.Bağışıklık sistemi
zayıf olan bir kişi her türlü hastalığa daha kolay yakalanır ve
daha zor kurtulur.
Bağışıklık
sistemini güçlendiren antioksidan vitaminler nelerdir?
A, E, C ve beta caroten
antioksidan vitaminler olarak bilinirler. Bunlar, bedende çok
kısa ömürlü fakat saldırgan olan “serbest radikaller” diye
adlandırılan moleküllerle savaşırlar. Serbest radikaller, beden
gözelerine zarar verir, bağışıklık sistemini zayıflatırlar.
Hastalıklar sırasında antioksidan vitaminler çok önemlidirler.
Çünkü onlar bedenimizi oluşturan tüm dokuları korurlar.
Serbest radikaller beden metabolizmasında açığa çıkan maddeler
olabileceği gibi dış etkenlerle de oluşabilirler. Sigara, alkali
ultraviyole ışınları, ozon tabakasının kaybı, güneş banyoları,
ilaç tedavileri, çevre kirliliği gibi değişik nedenlerle ortaya
çıkabilirler. Ayrıca ruhsal bozukluklar, stres ve korkular da
serbest radikalleri çoğaltırlar.
Sağlam bir organizmada “Radikal yakalayıcılar” ya da diğer
adıyla “antioksidan maddeler” bulunur ve bu saldırgan
molekülleri uzaklaştırırlar.
Beden çalışması sırasında çeşitli biyokimyasal olaylar sonucu
ortaya çıkan serbest radikaller fazla miktardaysa, hücre
çekirdeğine girer, ona zarar verir. Vitamin A ve C' nin
antioksidan etkileri yanında beden bağışıklığını artırıcı
etkileri de vardır. Ayrıca C vitamini kanser yapımını uyarıcı
etkisi olan nitrosaminleri durdurur; yani enfeksiyonu engeller.
Eğer beslenme planlarını bilinçli yapar ve aşağıda
belirtilenlere dikkat ederseniz, bedeninizin gereksinim duyduğu
radikal yakalayıcılar artar.
Taze meyveler (özellikle turunçgiller, çilek, biber ve diğer C
vitamini içerenler)
Sarı renkli meyve ve sebzeler (havuç gibi), yeşil yapraklı
sebzeler
Buğday kabuğu, ayçiçeği yağı ve zeytinyağı (E vitamini)
Balıklar, tahıllar, brokoli, lahana, soğan, sarımsak da iyi bir
antioksidandır.
Anti-oksidanlar dışında bazı besin maddelerini günlük
beslenmemize eklememiz bağışıklık sistemini güçlendirici etki
yapacaktır.
Omega 3 yağ
asitleri adı verilen ve balıkta bolca bulunan
yağ asitleri ve proteinli gıdalardan aldığımız arginin amino
asidi, bağışıklık sistemimiz için önemli besin kaynaklarıdır.
Bağışıklık sistemimizi güçlendirecek gıdalar arasında
beta-glukan,
echinacea, probiyotikler, izozomlar ve yeşil çay
gibi doğal maddeler de yer alır.
Enfeksiyona karşı savaşta etkili olan gıdalar nelerdir?
Meyveler:
Portakalda hesperidin, kan portakalında antosiyanin, greyfurtta naringin, mandalinada tangeretin ile turunçgillere özgü nobiletin ve sinesetin adlı flavonlar bulunmaktadır. Bunlar
vücudun kanserli maddeleri atmasını ya da toksinini gidermesini
sağlayarak yüksek antikanser etki gösterirler. Bu flavonlar
arasında enfeksiyonun yayılmasını önlemede en etkili olanı
mandalinadaki tangeretindir. Üzümde bulunan proantosiyanidin ve
resveratrol adlı flavonoidlerin güçlü birer antikanserojen ve
anti infektif olduğu, ananas ve çilekteki maddelerin de kanser
yapıcı nitrozaminin oluşumunu engellediği ve enfeksiyonlara
karşı bağışıklık sisteminin güçlendirdiği belirlenmiştir.
Bioflavonoidlerin meyvelerdeki diğer iyi kaynakları arasında
kayısı, kavun, kuş üzümü, kiraz ve erik sayılabilir.
Çilek, böğürtlen gibi çilekgiller ailesinden meyveler, elma ve
üzüm ellagik asit adlı bir antikanserojen ve enfeksiyona karşı
koruyucu madde içerir.
Kuru
baklagiller ve tahıllar:
Kuru
baklagiller ve tahıllarda enfeksyondan koruyucu birçok madde
vardır. Fitatlar, Fitosteroller, Fitoöstrojenler, Proteaz
inhibitörleri ve saponinler en önemlileridir.
Fitatlar genellikle lif içeriği yüksek gıdalarda bulunur. Bu
nedenle, yüksek lif içerikli gıdaların yalnızca lif değil, aynı
zamanda içerdikleri fitat nedeniyle de enfeksiyonların
tekrarlamasının önleyebileceği belirtilmektedir.Fitatların
diyetimizdeki en iyi kaynakları buğday kepeği, pirinç, bakla,
soya, yerfıstığı, arpa, yulaf ve mısırdır.
Fitoöstrojenler içeren soya fasulyesinin antioksidan etki
göstererek hücreleri serbest radikallerden korurlar DNA
mutasyonunu önlerler.
Saponinler soya, nohut, bakla, bezelye, mercimek, kuru fasulye,
yeşil fasulye ve yulafta bol miktarda bulunurlar.
Çaylar:
Yeşil
çayın bol tüketildiği uzak doğu ülkelerinde kanser türlerinin az
görülmesi ve enfeksiyonlara karşı direnç olması bilim adamlarını
çaydaki maddeleri incelemeye yöneltmiştir.
Çaydaki vücut direncini güçlendiren maddeler taninler ve kateşinlerdir. Ayrıca ısırgan otu çayının da anormal hücre
oluşumunu engellediği bilinmektedir. Sarımsak, soğan, nane,
kekik, zencefil, kimyon, biber de antioksidan özelliği olan
baharatlardandır.Özellikle sarımsak ve soğan sofralarımızdan
eksik etmememiz gereken sebzelerdendir.
Tarafımızdan hazırlanan bu site Türkçe en kapsamlı HPV, Genital
Siğil konusunu işleyen-irdeleyen bir site olup, bu konuda bir
"ihtisas " sitesidir. HPV virüsü ve etkileri hakkında çok sayıda
yeni ve güncellenen yazıları aşağıdaki linkte
bulabilirsiniz.....
HPV,Genital Siğil Sorunu, Genital Siğiller Kondilom Tedavisi
Ve Yeni Gelişmeler Hakkındaki
Diğer Tüm Yazılarımız İçin ...
(Tıklayın)