Genital Siğiller, HPV İle İlgili Yayınlar
HUMAN PAPİLLOMA VİRÜS AŞISI VERİMLİLİĞİNİ DEĞERLENDİRMEK İÇİNSTRATEJİLER
K.Soldan (1), J.Dillner (2)
(1) ‘Health Protection Agency Centre for Infections’, Londra, İngiltere
(2) Tıbbi Mikrobiyoloji Departmanı, MAS Üniversite Hastanesi, Lund Üniversitesi, Malmö, İsveç
Eylül 2006’da, Gardasil TM (ya da Silgard) adları ile bilinen,
Human Papilloma Virüs (HPV) tip 16, 18, 6 ve 11’e karşı
quadrivalan bir aşıya, Avrupa Komisyonu tarafından pazarlama
ruhsatı verilmiştir. Bu Avrupa İlaç Ajansı’nın (EMEA) İnsan
Kullanımı İçin Tıbbi Ürünler Komitesi’nin olumlu görüşünü
takiben yapılmıştır.
HPV enfeksiyonu, Avrupa’daki, en sık rastlanan cinsel yolla
bulaşan enfeksiyondur. Belli bazı HPV tipleri, serviks
kanserinin (ve servikal taramanın hedef aldığı, habercisi olan
evrelerin) ve ano-genital saha ve oral kavitenin bazı nadir
kanserlerinin sebebi olan ajan olarak belirlenmiştir.
Yayınlanmış çalışmaların bir meta analizi, Avrupa’daki invazif
serviks kanseri vakalarının %70’inin HPV tip 16 veya 18 pozitif
olduğunu bulmuştur. Serviks hastalığının kanser öncesi evreleri
yaygındır ve çoğunlukla zaman içerisinde ortadan kalkarlar.
Fakat, tedavi de dahil onların takibi, tekrar eden taramalar, ve
serviks muayenesi (kolposkopi), kayda değer maliyet ve endişe
sebebidir. HPV 6 ve 11, serviks kanseri ile bağlantılı değildir.
Fakat bazı düşük grade’li serviks lezyonları, genital siğillerin
büyük çoğunluğu ve bazı nadir tekrarlayıcı respiratuar
papillomatozis ile alakalıdırlar.
Gardasil aşısı, maya hücrelerinde (Saccharomyces cerevisiae)
başlıca HPV kapsid proteininin (L1) sentez ve kendi kendine
toplanması ile üretilen virüs benzeri parçacıklardan (VLP)
oluşmaktadır. Gardasil’e, HPV tipleri 6, 11, 16, ve 18 ile
alakalı olan,
yüksek grade serviks intraepitelyal neoplazileri (CIN grade 2 ve 3),
serviks kanseri,
yüksek grade vulvar intraepitelyal neoplaziler (VIN grade 2 ve 3),
dış genital siğillerin (condyloma acuminata),
önlenmesi için ruhsat verilmiştir. Aşının etkisini göstermek
için 16-26 yaşlarında kadınlarda, immunogenisitesini göstermek
için ise 9-15 yaşlarında kız ve erkeklerde denemelere
girişilmiştir. Erkeklerdeki koruyucu etkisi henüz literatürde
bildirilmemiştir. Fakat, erkekleri de kapsayan daha fazla deneme
sonucu önümüzdeki birkaç yıl içerisinde beklenmektedir.
GlaxoSmithKline tarafından üretilen, virüs benzeri
parçacıklardan (VLP) oluşmuş, HPV tip 16 ve 18 için bivalan bir
diğer aşı, halen EMEA tarafından değerlendirilme sürecindedir.
Bu her iki proflaktik aşının, enfekte olmamış kadınlarda,
enfeksiyona, servikal intraepitelyal neoplaziye ve aşı
tarafından hedeflenen HPV tipleri tarafından sebep olunan
servikal kansere karşı çok yüksek bir etkililiği olduğu
gösterilmiştir.
Etkili aşıların mevcudiyeti, şimdi, HPV ile ilgili hastalıkların
etkili kontrolü konusundaki kararlara bilgi sağlamak için
aşılama stratejileri tasarlanması ve değerlendirilmesini
gerektirmektedir. HPV aşılamasının yarar ve etkililiği
hakkındaki birkaç soru hala değerlendirilme aşamasındadır.
Örneğin, çoğu daha önceden enfekte olmuş olabilecek 26 yaş üzeri
erkek ve kadınlarda hastalığa karşı faydası hakkındaki veri,
hala beklenmektedir. Koruma süresini tanımlamak için aşı
programlarının daha uzun bir takibi gerekmektedir. Ayrıca,
aşılamanın, aşı tarafından kapsanmayan HPV tiplerinin
epidemiyolojisi ve hastalık yükü üzerindeki etkisi de
belirsizdir. Aşıdaki tiplerle yakın akraba olan HPV tiplerine
karşı çapraz koruma öneren, denemelerden gelen bazı veriler
vardır. Daha çok hastalık nedeni olarak ortaya çıkacak aşıda
bulunmayan tiplerle oluşacak tip yer değiştirmesi olasılığı,
daha sonra değerlendirilmesi gerekecek olan bir kaygıdır. Avrupa
ülkelerinin büyük çoğunluğu, ilk olarak, cinsel olarak aktif
olmadan kızların aşılanmasını düşünecek gibidir.
Servikal tarama ve erken evrede saptanan servikal hastalığı
sonlandıran tedaviler, birçok Avrupa ülkesinde serviks kanseri
insidans ve mortalitesini azaltmakta çok başarılı olmaktadır.
Eğer olursa, immün olmayan (ve olasılıkla daha önceden enfekte
olmuş) kadınlar için aşılama başlatıldığı zaman, taramanın
önemli bir önleyici tedbir olarak kalmaya devam etmesi
beklenmektedir. Bu, aşıda bulunmayan HPV tipleri ile ilgili
hastalıkların saptanması için de gereklidir. HPV tipleri 6, 11,
16 ve 18 dışındakiler de dahil cinsel yolla bulaşan
enfeksiyonların önlenmesi için, daha güvenli bir cinsel
faaliyet, önemli olmaya devam edecektir.
HPV Aşı Programlarının Uluslararası Karşılaştırması
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), küresel olarak standardize edilmiş ve
kalitesi garantili HPV aşılaması izleme sistemlerine doğru
yürütülen çabaların bir parçası olarak, Malmö, İsveç’te bulunan
bir küresel referans laboratuvarı ile, bir uluslararası HPV
Laboratuvar Ağı kurmuştur. Laboratuvar Ağı’nın önde gelen
görevi, HPV aşılama programlarının değerlendirilmesini,
izlenmesini, HPV enfeksiyonları ve HPV ile ilgili hastalıkların
bildirilmesini, uluslararası karşılaştırılabilir yöntemler
kullanarak, kolaylaştırmaktır. Aşılama stratejileri, HPV
epidemiyolojisi, altyapı, sağlık hizmet maliyetleri vb.deki
farklılıklara bağlı olarak, ülkeler arasında değişiklik
gösterecek gibidir. Yine de, yüksek HPV insidans hızları,
aşılama programlarının HPV enfeksiyonları (aşıda bulunan tipler
ve dışındakiler) üzerindeki etkilerinin aşının başlatılmasından
kısa bir süre sonra yapılabilecek, hızlı bir değerlendirmesini
kolaylaştıracaktır. Bunun için, HPV testleri ve tiplemesinin
uluslararası standartları karşılayacak bir kalitede oldukları
garantisi sağlanmalıdır.
HPV aşılama programlarının sağlık etkilerinin orta ve uzun
vadeli değerlendirmeleri için, önde gelen HPV ile alakalı
hastalıklar için toplum tabanlı raporlama sistemlerinin
uluslararası standardizasyonuna da ihtiyaç vardır. Bu sistemler,
ideal olarak, aşılama programları başlatılmadan önce ölçülmüş
olan, HPV ile ilgili hastalıkların (aşıda bulunmayan tiplerin
sebep oldukları da dahil) toplam etkisi hakkında bir baz
değerlendirme içermelidirler.
Not: Gardasil aşısı halihazırda, Avusturya, Finlandiya, Almanya,
İrlanda, İsveç ve İngiltere’de ruhsat almıştır. 2006 sonu veya
2007 başlarına kadar bütün Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde
ruhsat almış olacaktır. Ürün, Gardasil adı ile, Sanofi Pasteur
MSD tarafından, 19 Avrupa ülkesinde (15’i AB ülkesi)
pazarlanacaktır. Bazı orta ve doğu Avrupa ülkelerinde ise, Merck
Sharp & Dohme tarafından Gardasil veya Silgard olarak
pazarlanacaktır.
(Kaynak: Refik Saydam Hızıssıhha Merkezi
http://www.hm.saglik.gov.tr)
---------------------
SERVİKS KANSERİ KONTROLÜ ÇALIŞMALARI ve HPV AŞISI HAKKINDA GELİŞMELER
Serviks kanseri dünya genelinde kadınlar arasında ikinci sıklıkta görülen bir kanser türüdür. Avrupa’da her yıl 50 bin, dünyada ise 500 bin kadına serviks kanseri tanısı konmakta, Avrupa’da yılda 25 bin, dünyada da 250 bin kadın bu nedenle ölmektedir. Serviks kanseri nedeni ile olan ölümleri azaltmak bakımından birincil-ikincil ve üçüncül korunma yaklaşımları bilinmektedir. Bunlar arasında uzun zamandan beri başarı ile uygulanmakta olan servikal yayma yöntemi ile tarama çalışmalarının büyük önemi vardır. Serviks kanseri kontrolü çalışmaları bakımından 2006 yılı “Human Papilloma Virus” (HPV) aşısının onaylandığı tarih olarak anımsanacaktır. Bu yazıda serviks kanseri kontolü bakımından bilinen yöntemler ve dünya gündemine yeni girmiş olan HPV aşısı ile ilgili görüşler ifade edilecektir.
SERVİKS KANSERİ SIKLIĞI, RAHİM AĞZI KANSERİ.
Serviks kanseri kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci
sıklıkta görülen kanser türüdür. Uzun zamandan beri başarılı bir
şekilde uygulanmakta olan sitoloji taraması çalışmaları ile çok
sayıda ülkede serviks kanseri morbidite ve mortalitesinde dikkat
çeken azalmalar sağlanmıştır. Tarama çalışmalarının yaygın
olarak uygulandığı gelişmiş ülkelerde başarı daha belirgindir.
Gelişmekte olan ülkelerde tarama çalışmaları sistematik ve
yaygın şekilde yapılamamakta, bunun sonucu olarak da bu
ülkelerde serviks kanseri hala çok sayıda ölümlere yol
açmaktadır. Günümüzde serviks kanseri nedeni ile olan ölümlerin
%90 kadarı gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir.
Avrupa’da doğu Avrupa ülkeleri ile Balkan ülkelerinde serviks
kanseri insidansı yüksektir. Bu ülkelerde yıllık insidans
yüzbinde 24-40 arasındadır. Buna karşılık batı ve kuzey Avrupa
ülkelerinde yıllık insidans yüzbinde 16 ve daha altındadır.
Dünyada ise Afrika ülkeleri ve Hindistan ile orta ve güney
Amerika ülkeleri hastalığın sık görüldüğü bölgeler olarak
bilinmektedir. Bu ülkelerin bazılarında yıllık serviks kanseri
insidans hızı yüzbinde 90 hatta daha üzerindedir.
Erken tanı çalışmalarının başarı ile yürütüldüğü ülkelerde serviks kanseri mortalite hızı çok düşüktür. Bu değer
Finlandiya’da yüzbinde 1.1’dir. Mortalite hızının düşük olduğu
ülkeler arasında İsviçre, İzlanda ve İtalya gibi ülkeler
sayılabilir. Türkiye yüzbinde 2.4 değeri ile mortalite hızı
düşük olan ülkeler arasında yer almaktadır.
Bazı ülkelerdeki serviks kanseri mortalite hızları Tablo 1’de
görülmektedir.
Tablo 1. Bazı Ülkelerde Serviks Kanseri Mortalite Hızı (GLOBOCAN, 2002)
Ülke adı |
Ölüm sayısı |
Mortalite hızı (yüzbin kadın yılı) |
Ülke adı
|
Ölüm sayısı
|
Mortalite hızı (yüzbin kadın yılı)
|
|
Finlandiya |
61 |
1.1 |
Romanya |
2094 |
13.0 |
|
İtalya |
1090 |
2.0 |
Sırbistan |
815 |
10.1 |
|
İzlanda |
4 |
2.0 |
Litvanya |
283 |
10.0 |
|
Yunanistan |
210 |
2.1 |
Arnavutluk |
146 |
9.8 |
|
Hollanda |
305 |
2.3 |
Bosna-Hersek |
227 |
8.0 |
|
İspanya |
775 |
2.3 |
Bulgaristan |
506 |
8.0 |
|
İsrail |
82 |
2.3 |
Kazakistan |
729 |
7.9 |
|
Türkiye |
726 |
2.4 |
Kırgızistan |
186 |
7.9 |
|
İsveç |
248 |
2.7 |
Latvia |
166 |
7.9 |
|
Malta |
9 |
2.7 |
Moldova |
220 |
7.8 |
|
Azerbaycan |
113 |
2.8 |
Makedonya |
99 |
7.6 |
|
İngiltere |
1430 |
2.9 |
Macaristan |
555 |
7.2 |
|
|
|
|
|
|
|
|
Ülkemizde serviks kanseri yıllık insidansı yüzbinde 8 olarak bildirilmektedir. IARC Globocan kaynağına göre 2002 yılında Türkiye’de kadınlarda görülen 27 755 kanser olgusunun 1364 tanesi (%4.9) serviks kanseridir. Aynı kaynağa göre 2002 yılında kanser nedeniyle ölen 17 768 kadından 725 tanesinin (%4.1) ölüm nedeni serviks kanseridir. Bu değerlerle serviks kanseri Türkiye’de kadınlardaki kanserlerde hem insidans olarak hem de ölüm nedenleri arasında 8. sırada gelmektedir. Kanser kayıt çalışmalarının daha başarılı olduğu 8 ilden elde edilen bilgilere göre serviks kanseri yıllık insidans hızı yüzbinde 5 olup bütün kanserler arasında serviks kanseri 9. sırada yer almaktadır.
HPV ENFEKSİYONU VE SERVİKS KANSERİ (RAHİM AĞZI KANSERİ) KONTROLÜ
ÇALIŞMALARI
Serviks kanserinin, human papilloma virus (HPV)’un onkojenik
türleri tarafından meydana getirildiği bilinmektedir. HPV
enfeksiyonu cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır ve üreme
organlarının en sık görülen viral enfeksiyonudur. Serviks
kanseri vakalarının pratik olarak % 99’u HPV enfeksiyonu ile
ilişkilidir. Virusun erkekte ve kadında kanser oluşumuna (penis,
vulva, vajina iç yüzü, serviks, anüs, rektum) yol açan 40 türü
vardır ve bunlar arasında 16 ve 18 numaralı genotipleri serviks,
vulva, vajina ve penis derisi kanserleri yönünden en fazla
potansiyeli olan türleridir. Ayrıca düşük riskli türler olan HPV
6 ve HPV 11 genotipleri de düşük dereceli servikal displazilerin
önemli bir bölümünün ve genital siğillerin (wart) %90 kadarının
nedeni olarak bilinmektedir.
HPV enfeksiyonu en fazla 16 ile 20 yaşlar arasında görülür.
Enfeksiyon çoğunlukla kendiliğinden iyileşir, ancak bazan tam
olarak iyileşmez (persistent infection) ve servikste prekanseröz
lezyonların oluşumuna yol açabilir. Bu durum uygun şekilde
tedavi edilmezse 20-30 yıllık bir süre içinde serviks kanserine
dönüşür. İnatçı (persistan) enfeksiyon döneminde prekanseröz
lezyonların saptanması serviks kanserinden korunma bakımından
çok önemlidir ve uzun yıllar boyunca en temel koruyucu yaklaşım
olarak uygulanmıştır.
HPV bulaştırıcılığı yüksek olan bir virustur. Enfeksiyon sıklığı
cinsel yaşamın başlamasını izleyen yıllarda hızla artar. HPV
enfeksiyonundan sonra serviks kanseri gelişmesi bakımından immün
süpresyon, multiparite, genç yaşta doğum yapma, sigara
kullanımı, uzun süreli hormonal kontraseptif kullanımı ile
cinsel yolla bulaşan diğer bazı hastalıkların (chlamidia
trachomatis ve herpesvirus simplex 2 enfeksiyonu) olması etkili
olmaktadır.
Çoğu kanserde olduğu gibi serviks kanserinde de erken tanının
yaşam süresi ile yakın ilişkisi vardır. Preinvazif olgularda 5
yıllık yaşam yüzdesi 100 olurken bu değer erken lokalize
tümörlerde % 92, lokal yayılım durumunda % 49, uzak metastaz
durumunda ise % 15 dolayındadır.
Serviks kanseri kontrolü konusunda Papanicolau tarafından 1940
yılında kullanıma sokulmuş olan sitolojik tarama yöntemi uzun
yıllardan beri başarı ile uygulanmaktadır. Bu konudaki en
başarılı ülke örneklerinden birisi Finlandiya olup, bu ülkede
1960’lardan itibaren başlatılmış olan kapsamlı tarama
çalışmaları sonucunda 1970’lerden itibaren serviks kanseri
insidans ve mortalite değerlerinde belirgin azalmalar
sağlanmıştır. Bugün için Finlandiya’da serviks kanseri yıllık
insidans hızı yüzbinde 4, mortalite değeri ise yüzbinde 1.0
düzeyindedir.
HPV AŞISI HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Uzun zamandan beri sürdürülen çalışmalar sonucunda HPV aşısı
2006 yılında onaylanmış ve kullanıma sunulmuştur. Toplumda HPV’nin onkojenik türlerinin yaygınlığına bağlı olarak aşının HPV enfeksiyonlarını %65-76 oranında önlediği kanıtlanmıştır.
Öte yandan aşı, HPV tip 16 ve 18 tarafından meydana getirilen prekanseröz servikal lezyonların önlenmesinde % 100 başarılıdır.
HPV aşısı serviks kanserinden korunma konusunda yeni bir açılım
getirmiştir. Aşı, rekombinan teknoloji kullanılmak suretiyle
virüse benzer parçacıklardan (virus-like particles)
üretilmektedir. Halen iki tür aşı mevcuttur. Bunlardan birisi (Gardasil)
kuadrivalan aşı olup yüksek riskli olan HPV 16 ve 18 genotipleri
ile düşük riskli HPV 6 ve 11 genotiplerini içermektedir. Diğeri
ise bivalan aşıdır (Cervarix) ve yalnızca yüksek riskli genotiplerden (HPV 16 ve 18) hazırlanmıştır.
Aşının uygulanma şekli, 6 aylık süre içinde 3 kez 0.5 ml.
intramuskuler enjeksiyon yapılmasıdır. Enjeksiyon yerinde
kızarıklık, şişlik ve ağrı olabilmektedir. Bu belirtiler
geçicidir. Geniş çaplı toplumsal çalışmalarda her iki tür aşının
da HPV 16 ve 18 genotipleri tarafından meydana getirilen
prekanseröz lezyonlar bakımından %100 koruma sağladığı
kanıtlanmıştır. HPV 16 ve 18 genotipleri ile önceden enfekte
olmuş kadınlarda meydana gelen prekanseröz lezyonların önlenmesi
konusunda aşının yararlı etkisi saptanmamıştır. Daha önce
enfeksiyonu almış olan kişilerin tedavisi yönünden de aşının
yararlı etkisi yoktur.
HPV aşısı serviks kanserinin önlenmesi bakımından yeni bir açılım getirmiş olmakla birlikte aşı konusunda bazı noktaların irdelenmesi gereklidir.
(a) Aşının maliyeti: HPV aşısı diğer koruyucu aşılarla karşılaştırıldığında pahalıdır. Bir dozun fiyatı 100 doların üzerindedir. Uygulamanın 3 doz olarak yapılması gerektiği dikkate alındığında HPV aşısının bütün toplumlarda yaygın olarak kullanıma girmesi olasılığı yüksek görülmemektedir. Bu durumda aşıya ulaşabilirlik ve aşının kullanımı bakımından “eşitlik-hakçalık” (equity) konusu tartışmaya açık olmaktadır.
(b) Aşının koruyuculuk düzeyi: Aşı, HPV türlerinden serviks kanseri meydana getirme riski olan genotiplerinden hazırlanmıştır. Bu yüzden bütün HPV enfeksiyonlarından korunma sağlaması beklenemez. Çalışmalar aşının HPV enfeksiyonlarının % 65-76’sından korunma sağladığını ortaya koymaktadır. Çapraz reaksiyonlar da dikkate alındığında koruyuculuğun % 85 düzeyine kadar çıkabildiği de ifade edilmektedir. Bu durumda aşının, HPV enfeksiyonlarının % 15-30’luk bir bölümü için koruma sağlamadığı düşünülebilir.
(c) Aşının koruyuculuk süresi: Aşının koruyuculuk süresi henüz net olarak ifade edilmemekle birlikte en az 5 yıl süre ile koruma sağladığı bilinmektedir. Bu konuda kuzey Avrupa ülkelerinde geniş çaplı çalışmalar sürdürülmektedir. Bugüne kadar yapılan izleme çalışmalarının sonuçlarına göre bivalan aşı ile aşılananlarda 54 ay sonunda, kuadrivalan aşı ile aşılananlarda da 60 ay sonunda yeterli immün cevabın sürmekte olduğu saptanmıştır.
(d) Aşının uygulanacağı hedef kitle: HPV aşısının lisansı 9-26 yaşlar arasındaki genç kızlara ve kadınlara yapılmak üzere alınmıştır. Çalışmalar serokonversiyonun bütün yaş gruplarında üst düzeyde olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte küçük yaşlarda, 15 yaşın üzerindeki kişilere göre daha fazla immün cevap alınmaktadır. Bu açıdan, ülkelerin hedef kitle olarak farklı yaş gruplarını belirleyebileceği düşünülmektedir. Öte yandan HPV enfeksiyonu erkeklerde de görüldüğünden, aşının yalnızca kız çocuklara yapılmasının yeterli olup olmayacağı, aynı yaş grubundaki erkeklerin de aşılanmasının gerekliliği tartışma konusudur.
(e) Aşının uygulanma kolaylığı: HPV enfeksiyonu cinsel yolla bulaştığı için aşının cinsel yaşamın başlamasından önceki dönemde, yani ergenlik öncesi dönemde uygulanması gerekmektedir. Bu yüzden HPV aşısının yapılabilmesi özel bir aşılama yaklaşımına gereksinim göstermektedir. Aşı uygulaması bebeklik aşıları ile veya okul aşıları içinde yapılıyor olsa uygulanması daha kolay olabilirdi.
(f) Aşının toplum tarafından kabul edilmesi: HPV aşısının hedef grubu çocuklardır. Bu nedenle aşının anne-babalar tarafından benimsenmesi ve çocularına yaptırmaları gerekmektedir. Öte yandan HPV enfeksiyonu olasılığının birden fazla cinsel partner olması ile ilişkisi de bilinmektedir. Bu durum ailelerin kız çocuklarını aşılatmaları konusunda çekiniklik yaratabilir.
(g) Aşının sitolojik tarama çalışmalarını zayıflatma olasılığı: HPV aşısı genç kızlara uygulanacaktır. Oysa yetişkin yaşlarda serviks kanseri bakımından risk altında olan çok sayıda kadın vardır. Kanserden koruyan bir aşı düşüncesinin topluma mal olması, bugün risk altında olan kadınların tarama çalışmalarına katılımı bakımından olumsuz etki yapabilir. Özellikle, önceden HPV enfeksiyonunu almış olan kadınlarda aşının herhangi koruyucu etkisi olmadığı dikkate alındığında, risk altındaki kadınlar için tek korunma yöntemi olan sitolojik tarama çalışmalarının aksatılmadan sürdürülmesi çok önemlidir.
HPV VE KORUYUCU HEKİMLİK
Hastalıklardan korunma konusunda birincil korunma yaklaşımları
daha başarılıdır ve daha doğru olan yaklaşımdır. Birincil
korunma çalışmaları arasında aşı ile korunulabilinen hastalıklar
en çok bilinen örneklerdir. Bu açıdan değerlendirildiğinde HPV
aşısının geliştirilmiş olması çok önemlidir. Uygulama ve maliyet
konusunda bugün için tartışılan güçlüklerin aşılması durumunda
HPV aşısının yaygın olarak kullanıma girmesi beklenir. Ancak,
aşının çocuk yaştaki kişilere uygulanacağı ve bu kişileri
gelecekte serviks kanserine karşı koruyacağı, bugün yetişkin
yaşta olup serviks kanseri bakımından risk altında olan
kadınlara yönelik herhangi korunma sağlamayacağı
unutulmamalıdır. Bu nedenle çocuklara yönelik olan aşı
uygulamalarının yanında, bugün yetişkin yaşta olan kişilerin
korunması bakımından en geçerli yaklaşımın sitotojik tarama
yöntemi olduğu ve tarama çalışmalarının yaygınlaştırılması
gereği üzerinde durulmalıdır.
Kaynak:
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Teknik Raporları No: 03 / 2007
Prof. Dr. Dr. Nazmi Bilir
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı AD
---------------------
HPV, HUMAN PAPİLLOMAVİRUS ENFEKSİYONLARI VE KORUNMA
Human papillomavirus çift sarmallı bir DNA virüsüdür ve genital
siğillerin veya kondiloma aküminatanın en sık sebebidir. HPV
yüzün üzerinde değişik virüs tipinin bulunduğu bir virüs
ailesinin adıdır. Mukozal ve kutönöz olarak iki ana gruba
ayrılır. Bu aileden otuzun üzerinde virüs cinsel yolla
bulaşmaktadır ve kadın ve erkekte penis, vulva, anus, serviks ve
rektumda deride enfeksiyona yol açar. En sık HPV tip 6 (HPV-6)
ve HPV tip 11 (HPV-11); daha az sıklıkla HPV tip 16 (HPV-16) ve
HPV tip 18 (HPV-18) enfeksiyona neden olmaktadır. HPV ile
enfekte kişilerin çoğunda belirti görülmez ve enfeksiyon
hastalığa neden olmadan kaybolur.
Tüm dünyada yaklaşık 20 milyon kişinin HPV ile enfekte olduğu
tahmin edilmektedir. Cinsel aktivitesi olan kadın ve erkeklerin
en az % 50’ si yaşamlarının bir döneminde genital HPV
enfeksiyonu geçirecektir. Elli yaşındaki kadınların en az % 80’
ine genital HPV enfeksiyonu tespit edilebilir.
Genital human papillomavirus (HPV) enfeksiyonları cinsel yolla
bulaşan hastalıklar (CYBH) arasında görülme sıklığı ve sonuçları
nedeniyle önemli bir yer tutmaktadır. Adolesan ve genç
kadınlarda yapılan çalışmalarda HPV’nin cinsel yolla bulaşma
hastalıkların en sık sebebi olduğu rapor edilmektedir. Moscicki
ve arkadaşlarının yine aynı yaş gruplarında yaptığı çalışmada
cinsel olarak aktif kişilerde % 20.7 oranında HPV DNA
pozitifliği tespit edilmiştir. Bazı araştırıcılar bu oranı %
33.0 olarak bildirmektedir. HPV ile enfekte olan kadınların %
80’ninde erkek partnerlerinde de HPV bulunmaktadır.
Siğil özellikle okul çağı çocuklarda % 50 oranında prevelansa
sahip yaygın bir enfeksiyondur.
“Respiratuvar papillomatosis” larinks ve diğer solunum
yollarında genellikle 2-5 yaş çocuklarda görülen nadir bir
tablodur. Bazı hastalarda obstruksiyona bağlı olarak solunum
sıkıntısı, ses değişikliği, anormal ağlama görülebilir.
“Epidermodisplazia verrusiformis” yaşam boyu devam eden hücresel
bağışıklık sistemi eksikliği olan hastalarda görülen nadir bir
hastalıktır. Enfekte kişilerin üçte birinde malign değişiklikler
görülür.
İnkübasyon periyodu kesin bilinmemekle birlikte 3 ay ile birkaç
yıl arasında değişmektedir. Doğumda enfekte olan bebeklerde
yıllarca herhangi bir belirti oluşmayabilir.
Genital HPV enfeksiyonları çoğunlukla cinsel temas ile
bulaşmaktadır. Pek çok HPV enfeksiyonu klinik bulgu vermediği
için enfeksiyonun yayılma riski daha fazladır. Hamile kadınlar
doğum esnasında bebeklerine virüsü bulaştırabilirler. Bu
bebeklerde nadiren boğazda ve solunum yollarında siğiller
oluşabilir.
HPV ,Klinik bulgular
Enfekte kişilerin büyük çoğunluğunda semptom görülmez. Virüs
deride yada mukozada yaşayabilir. Bazı insanlarda genital siğil
yada serviks, vulva,anus yada peniste prekanseröz lezyonlar
oluşabilir.
Genital siğiller yumuşak, nemli, pembe, bazen ciltten kabarık
bazen de düz, tek yada çok sayıda lezyonlardır. Enfekte kişi
ile temastan haftalar yada aylar sonra oluşurlar. Son dönemde
tanımlanan “sub-klinik HPV” enfeksiyonlarında lezyonun
kolposkopide % 3- % 5 asetik asitle görünür kılınması yada tanı
için sitolojik çalışmalara gerek duyulmaktadır.
HPV enfeksiyonlarının genital kanserlerle olan ilişkisi
bilinmektedir. HPV antijenleri ve DNAsı servikal kanserli
hastalarda başlangıç lezyonu olan intraepitelyal neoplazilerde
tespit edilmiştir. Ayrıca anal, vulvar, vajinal ve penil
kanserlerde alınan biyopsi örneklerinde de HPV DNA’ sı
bulunduğu bildirilmektedir.
Cinsel istismara maruz kalan çocuklarda genital siğil gelişim
riski tam olarak aydınlatılmamıştır. Ancak, 1976 yılında yapılan
bir çalışmada çocuklarda görülen genital siğillerin % 50’ sinde
cinsel istismar bulunduğu bildirilmiştir. Çocuklardaki
papillomaların % 75’i 5 yaşın altında görülmektedir. Üç yaşın
altındaki vakalarda neden genellikle anneden geçen virustür
ancak son derece seyrektir, daha büyük çocuklarda ise cinsel
istismar düşünülmelidir.
HPV
Tanı:
HPV enfeksiyonu kadınlarda genellikle Pap testi ile tanımlanır.
Bu test servikal kanserler ve serviksteki pre-kanseröz
değişiklikler için uyarıcıdır. Yaymada balon hücrelerinin
görülmesi HPV enfeksiyonu için tipiktir. Ülkemizde yeterli
sayıda yapılması kadınların jinekoloğa müracaatının azlığı ve
yeterli patoloji laboratuvarı bulunmaması nedeniyle şu anda
mümkün değildir. Ayrıca dokuda HPV DNA’sını saptayan testler de
mevcuttur. Elektron mikroskopi ile de tanı mümkünse de, yaygın
olarak kullanılmamaktadır.
Tedavi:
Tedavide esas genital siğillerin çıkarılmasıdır. Pek çok hastada
tedavi öncesi siğilsiz dönem sağlanabilmektedir. Ancak bazı
vakalarda tedaviye rağmen siğilin tekrarladığı ve sayıca arttığı
gözlenmektedir. Genital siğillerin salisilik asit ve podofillum
gibi ilaçlarla lokal tedavisi de bazı merkezlerde
uygulanmaktadır.
Önleme:
HPV enfeksiyonlarının temel nedeni cinsel ilişkidir. Cinsel
yolla bulaşan diğer hastalıkların aksine, prezervatif korunmak
için çok etkili bir yol değildir, çünkü prezervatifin dışında
kalan deriden virus kolaylıkla bulaşabilir. Cinsel ilişkiye
başlayan kadınlarda prezervatife rağmen % 70 oranında HPV
enfeksiyonu geliştiği bildirilmektedir. En etkili korunma
yöntemi aşılamadır.
Papilloma virus enfeksiyonlarını ve buna bağlı olarak kadınlarda
görülen servikal kanserleri önlemek için 2 farklı HPV aşısı
geliştirilmiştir: Gardasil® ve Cervarix®.
Gardasil®:
Aşının amacı esas olarak servikal
kanserleri önlemektir. Servikal kanserlere en sık (% 70) neden
olan tip16 ve tip18 HPV ve genital siğillerin % 90’ına neden
olan tip 6 ve tip 11 HPV antijenlerini içerir. Rekombinan yolla
elde edilmiş bir aşıdır. Virusun dış membran proteinini içerir.
İçeriğinde timerosal yoktur.
A.B.D.’nde servikal kanserleri ve ayrıca genital siğilleri
önlemek üzere Gardasil® ruhsat almıştır. Bu aşının servikal
kanserlerde % 70, genital siğillerde ise % 90 oranında koruyucu
olduğu bildirilmektedir. Aşı 9-26 yaş arasındaki kadınlarda
kullanım için onay almıştır.
Aşı esas olarak, 11-12 yaşındaki kızlara önerilmektedir. Daha
önce aşılanmamış 13-26 yaşındaki kızlara da önerilir. Aşılanan
kişi daha önce aşının içerdiği HPV tipleri ile enfekte olmuşsa
aşı etkili olmayacaktır. Bu nedenle ilk cinsel ilişkiden önce
aşılama son derece önemlidir.
Gardasilin 0, 2, 6. ay şeklinde uygulanması önerilmektedir.
Aşının enjeksiyon yerinde ağrı dışında önemli bir yan etkisi
yoktur.
Cervarix®:
HPV’ye bağlı servikal kanserlerin % 70’ine neden olan tip16 ve
tip18 HPV antijenlerini içeren rekombinan bir aşıdır. Temel amaç
servikal kanserleri önlemektir. Aşının uygulama şeması, ilk
dozdan itibaren 0, 1 ve 6. aylar olarak önerilmektedir. Primer
hedef grup adolesanlardır.
Cervarix® EMEA’dan onay almıştır. FDA onayı için de incelemeler
devam etmektedir.
Aşılanan kadınlarda da düzenli servikal kanser taraması gerekir,
çünkü aşı bütün HPV tiplerini içermez.
Aşının koruyuculuğunun şimdilik en az 5 yıl devam ettiği
bilinmektedir. Tam koruyuculuk süresinin belirlenmesi için
aşılanan kişilerin daha uzun süre izlenmesi gerekir.
Aşıdan önce Pap veya “smear” testi yapıp aşıya gereksinim olup
olmadığını test etmek gereksizdir.
Aşının erkeklere uygulanmasının yararlı olabileceği
düşünülmektedir. HPV’ye bağlı penil ve anal kanserlerde etkili
olabilir, ancak henüz bu konuda öneriler geliştirilmemiştir.
Gebelerde teratojenite ile ilgili bir bulgu olmasa da,
kullanılması önerilmemektedir.
Kaynak:
www.asicalismagrubu.org
Dr. İnci Yıldırım.
----------------------------------------------------------------------
SERVİKS KANSERİNE KARŞI YENİ AŞILAR:
DSÖ / UNFPA Ortak Açıklaması
Londra, Cenevre
Serviks kanserine sebep olan ‘human papilloma virüs’üne (HPV)
karşı yeni aşıların tanıtılması, gelişmekte olan dünyadaki
kadınların sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.
Geçen yıl, büyük çoğunluğu kalkınmakta olan ülkelerde olmak
üzere, 250.000’den fazla kadın serviks kanserinden hayatını
kaybetmişti.
Serviks kanseri, kadınlar arasında en yaygın olan ikinci kanser
tipidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre önümüzdeki 10 yıl
zarfında sebep olduğu ölümler yaklaşık % 25 artış gösterecektir.
2005’te, % 90’ı kalkınmakta olan ülkelerde olmak üzere, 500.000
yeni serviks kanseri vakası tespit edilmişti. Tedavi edilmeden
bırakılırsa, invazif serviks kanseri neredeyse her zaman
öldürücüdür.
İyi organize edilmiş tarama ve erken tedavi programları, serviks
kanserinin en yaygın görülen tipinin önlenmesinde çok etkili
olmuştur. Fakat bu programlar yüksek maliyetli olup düşük
gelirli çevrelerde uygulanmaları zordur. 2006 yılında, HPV
enfeksiyonuna ve ilgili hastalığına karşı koruma sağlayan bir
aşı ruhsat almıştır. Bir diğer aşı da yakında ruhsat
alabilecektir.
Yakında ruhsat almış olan aşı, bütün serviks kanserlerinin
yaklaşık % 70’ine sebep olan HPV tipleri 16 ve 18 ile enfeksiyonu
önlemekte etkilidir. Aynı zamanda, genital siğillerin yaklaşık
% 90’ının sebebi olan HPV tipleri 6 ve 11 ile enfeksiyonu da
etkili bir şekilde önlemektedir. Bu ve diğer bir HPV aşısı, tüm
dünyadan ülkelerde, düzenlenmeleri ile ilgili değerlendirme
sürecindedir. Bunlar, iki numaralı kadın katili kanserin
elimine edilmesi için yeni bir fırsat sunabilirler.
DSÖ Sağlık Teknolojisi ve Farmasötikler Genel Direktör Asistanı
Dr.Howard Zucker, “HPV’ye karşı yeni aşılar, eğer etkili bir
şekilde verilirlerse, kalkınmakta olan dünyada yüz binlerce
yaşamı kurtarabilirler. Etkili HPV aşılarının çıkması birkaç
sebepten ötürü önemlidir. Ölümcül bir kanserle savaşa yardım
etmektedirler ve önleme-tarama-tedavi üzerine kurulu varolan
kanser kontrol programlarına eklenecek potansiyel bir
teknolojidirler” demiştir.
İlk cinsel aktivite zamanı civarında, başlangıçta kızları hedef
almakta olan ve gelecekte erkeklere de yayılabilecek olan bu
aşılar, toplumların geleneksel olarak erişilmesi güç olan bir
segmentine eşsiz bir hitap fırsatı sunmaktadır: genç adolesanlar.
Böylece, çok yüzeyli bir strateji, adolesanlar için sağlık
programlarını kuvvetlendirerek, cinsel ve üreme sağlığı
promosyonu fırsatını kullanmalıdır.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Üreme Sağlığı Bölümü Şefi
Arletty Pinel, “Gelişmekte olan ülkelerde aşının son fiyatının
ne olacağını bilmiyoruz. Fakat, en çok ihtiyaç duyulduğu yer
olan en fakir ülkelerde tanıtılmasının büyük bir sorun olacağı
hususundan emin olabiliriz. Serviks kanserinden ölen kadınların
%80’i genellikle fakir ve az hizmet alan bölgelerde yaşayan
kadınlardır. Ödenebilecek fiyatlar ve erişimden en çok fayda
sağlayacak olan da onlar olacaktır” demiştir.
Hem ulusal, hem de uluslararası olarak, sağlık sistemlerini
güçlendirmek ve HPV aşıları satın almak için kaynakları harekete
geçirmek, bir öncelik olmalı ve HPV aşısı tanıtımını finanse
etmek için buluşçu yollar bulunmalıdır. Uluslararası düzeyde,
gelişmiş ülkelerde resmi ruhsatlanma ile bulunabilme arasındaki
genel zaman aralığını azaltmak, üzerinde tartışılmış bir fiyat
saptamak ve gelişmekte olan ülkelere destek için yeterli üretim
kapasitesi için ortaklıkların denenmesi gereklidir.
Etkili HPV aşıları tanıtılmasının, çok yaygın bir kanser türünü
önlemede yeni bir araç olmaya ilaveten, genelde sağlık
sistemleri için diğer potansiyel faydaları da vardır. Böyle bir
aşının çıkması, bağışıklama, kanser kontrolü ve cinsel/üreme
sağlığı arasında bir sinerji oluşturmaya yardım edebilir. Aynı
zamanda, HIV’e karşı herhangi bir gelecek aşının tanıtılması
için de kıymetli bir tecrübe sağlama potansiyeline sahiptir.
---------------------
Not:
"cervarix" isimli bivalan hpv aşısı da "gardasil" den sonra ülkemizde satışa sunulmuştur. Cervarix HPV aşısı hakkında detaylı bilgiyi hekiminizden alabilir veya sitemizdeki yazıyı okuyabilirsiniz.