HPV Tarama Programı..
Tarama programları sonucunda her 5 yılda bir %15–30 servikal kanserin insidansında bir azalma gözlenmiştir 39, 106. Papanikolau smear testi birçok avantajına rağmen, bazı sınırlara sahiptir . Yanlış negatif oranının yaklaşık %20-70 kadar yüksek olduğu bildirilmiştir. Yanlış negatif sonuçlar örnekleme, preperat hazırlama ve yorumlama aşamasında olur.
Papanikolau smear testlerinin yaklaşık %8’i yetersiz örnek içermekte iken, toplanan hücrelerin yaklaşık %10-20’sinden daha azı ancak lama aktarılabilmektedir .. Örneğin yetersiz olması, hazırlanan lamın uzun süre havada kurutulması, servikal örneğin; bakteri, maya veya kan ile teması yanlış negatif sonuçlara neden olmaktadır. Ortalama bir PAP smear testi 50.000 ile 300.000 hücre içermesi gerekmektedir .
Papanikolau smear testinin yaklaşık spesivitesi %14-97 olarak bildirilmesine karşın, sensivitesi beklenenden oldukça düşük olup yaklaşık %11-61.3 olarak tespit edilmiştir. Bu da, test sadece bir kez yapıldığında birçok kadında var olan servikal lezyonların gözden kaçacağı anlamına gelir.
Papanikolau smear testinin sınırlı sensivitesine rağmen, test üç kez arka arkaya tekrarlandığı zaman, üç sonuçta negatifse hastada servikal anormallik olma şansı %1 'den azdır. Papanikolau smear testi, HSIL’de amaca iyi hizmet etmesine karşın, LSIL tespitinde oldukça zayıftır. Gelişmekte olan ülkelerde taramaların düzensiz ve yetersiz olması programın amacına ulaşmasına engel olmuştur .
Sağlık Hizmetleri ve Politikası Araştırma Merkezi konvansiyonel servikal sitoloji teknikleri ve yanlış negatiftik oranını azaltmak için geliştirilmiş yeni teknolojiler hakkında bir literatür derlemesi yapmıştır. Bu sonuçlar göz önüne alındığı takdirde HPV ile ilişkili enfeksiyonlarda tarama, erken teşhis ve erken tedavinin önemi artmaktadır.
Henüz HPV ile ilgili immunolojik çalışmalar yeterli düzeye ulaşamamıştır. Aynı zamanda HPV’nin bugüne kadar in-vitro kültürü yapılamamıştır. Enfeksiyonun dıştan gözlenebilmesi mümkün olmadığından HPV DNA’sının direkt gösterebileceği mikrobiyolojik tanı yöntemleri önem kazanmıştır.
Human papillomavirus’da DNA varlığının direkt gösterilebilmesi gerekliliğinden dolayı mikrobiyolojik tanı yöntemlerinden olan PCR sınırlı miktardaki DNA’yı artırma temeline dayalı bir tanı yöntemi olarak rutinde kullanılmaya başlanmıştır .